soldurmak…

18 Temmuz 2013

“sonra sonra onun ebleh suratına her baktığımda, dudaklarımı tiksintiyle her büzüştürdüğümde bizi bir arada tutan yasanın varlığıyla ürperdim. yalnız olduğunu sanıp şevkle burnunu karıştıran birinin ifadesi vardı yüzünde her bana baktığında. dişleri iğrençti. öğle paydosunda oraya buraya sürttüğü salçalı ellerinin telaşı, göbeğini kaşırken yüzüne yayılan baygınlık, çay içerken havaya kalkan kıllı serçe parmağı, ne idüğü belirsiz tükürüklü şivesi dilinin, iğrençti. ondan tiksinmekte bir tuhaflık yoktu. ondan kim niye tiksinmesindi? sorun, benim de ondan tiksinmemdi. benim de, herkes kadar. bu yüzden ona her baktığımda kendi ruhumdaki makas izlerini gördüm. hazla aşağılayan, aşağılayıp sızlanan, sızlandıkça irileşen, çeperine kabuğuna sığmayan bu gıcırtılı ruh benimdi. gündeliğin diline zerre sabrım yoktu. bir yandan da sapına kadar bıçağımın, bir gündelikçiydim ben. ve etkafadan bir an olsun tiksinmemeyi başarsam, dünyayı solduracaktım…”

(Devr – Birgül Oğuz)

Bir Yanıt to “soldurmak…”

Yorum bırakın